Nihavent Makamında
Nereye gitsem gittiğim benim değil
keder çerçeveliyorum şuramda;
sonra bir Beşiktaş vapuru denize atıyor esmerliğimi…
Kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında...
Nereye ölsem öldüğüm
benim değil bu panjurlar, bu yollar, iskeleler;
artanım böyle ölüme eksildikçe her sabah,
ruhsatsız namlularda tetikler benim değil...
Sonra imansız, imlâsız bir aşkla
o kadın, dürtüyor uykuda:
“Sevgimden ve kendimden korkuyorum;
sarıl bana... sarıl bana...”
Hep erken salıyorum onu sabahın bozgununa.
Kuşlar uzaktır sonra;
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında...
Yansam... Yansam yandığım benim mi?
Artık bir külüm o yıkımlardan
ve kalan dağınık, sevgisiz yataklardan.
yaslıyım, bozgunum, uykusuzum da;
gel iki cehennem olalım günlerin yangınına
ter düşürüp yataklara…
Kuşlar…Kuşlar uzaktır sonra,
yorgunluktur bulvarlar yine nihavent makamında...
Yılmaz Odabaşı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder